GÖKKUŞAĞI RÜYASI
Gökkuşağından dün bir gül düştü rüyama. Yitirilmiş bir ülkenin son nişanesi. Tufandan önce gemiye bırakılmış bir yankıydı sanki. Gülün yaprakları birden büyümeye başladı. Önce lacivert bir benek zannedilen leke, sonra içinden nehirler geçen bir yankıya dönüştü. Ozanların dillerini çözüp gönüllerini açan, Hızır’ın elinden içilen iksir gibi o yankıyı içtim. Hiç bilmediğim harfleri okumaya başladım. Sesim bir deprem arifesiydi. “Gözlerimin saçaklarından, eteğimin ucundan, topuklarımdan seni böyle yollara düşürüp toz eyleyen neydi? Bir şehri sesiyle kuşatıp neşesiyle infilak ettiren neydi?”
(gökkuşağı rüyası/ teyzemin radyosu)i.e
edebiyat sever bir öğretmen(1560) arada bir hikaye yazdığı da oluyor... Teyzemin Radyosu ve Ölünün Yeri var, bir de kelime cümle görmemiş içimde gezinen hikayeler...
31 Mayıs 2015 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
FOTOĞRAF HİKAYESİ 35 (yedi iklimde ve bir ortak kitap çalışmasında yayınlanan yazı i.e) 1984’TE ZORBA VE DİL Bin dokuz yüz do...
-
FOTOĞRAF HİKAYESİ 33: Ahlat Ağacı Mart Yedi İkliminde yayınlanan "Ahlat Ağacı ya da Anadolu Ağacı" adlı değininin tamamı aşağıda....
-
Beyhude Denemeler 2: İsmet Özel Bana göre; İsmet Özel bir uçurumdur. Günümüz Türk şiirinde kendini "İslamcı" ya da "milliyet...
-
FOTOĞRAF HİKAYELERİ 1 mavi çaydanlık, Eşya yaşanmışlıkla imgeye dönüyor bence. Bazıları için sıradan, porselen bir çaydanlık; benim kuş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder