BEYHUDE DENEMELER 13 : Hıyar
Arabada -kızlar itiraz etse de- hep Trt Türkü açık oluyor. Dün öğleden sonra araba lazım oldu, radyo çalışmaya başlayınca aşinası olduğum bir türküyü beklerken bir konuşmanın ortasına düştüm. Dedim herhalde kızlar gene ibreyle oynadı. Kontrol ettiğimde gördüm ki oynamamışlar. Programın ortası olduğu için ne sunucunun ne de programın adını öğrenebildim. Doğru bilinen ama aslında farklı olan yanlış türkü sözlerine değiniyordu:
Aşağıdan gelir hozalı gelin / topla fistanın toz olur gelin
türküsünün nasıl yanlış söylendiğini belgeledi. Şöyle ki hoza: kabarmak, kubarmak, havalı, cakalı gelmek hoz almak anlamlarına (yine süslü kadın başlığı anlamı da var) geliyordu ayrıca dörtlüğünün kafiye mantığına "hozalır gelin/ toz olur gelin" daha uygundu. Buraya kadar hayranlık ve şaşkınlıkla dinlendiğim program sonrasında benim için ilginç bir hal aldı. "ölünün yeri" adlı kitabımda "yaş" adlı bir hikaye var. O hikayede mekan sirkeci olarak geçse de aslında fonda Diyarbakır geçmektedir. Çok sevdiğim bir Diyarbakır türküsü çalınır içinde.
"Bahçada yeşil çınar
Boyun boyuma uyar
Ben seni gizli sevdim
Bilmedim alem duyar"
Ben seni gizli sevdim
Bilmedim alem duyar"
Bu türkünün radyoda çalma süresi de hikaye zamanını oluşturuyordu. Sunucunun kendimizi de eleştirmeliyiz diye başladığı tespit; yazı dünyamızı da bir dönem şekillendiren tuhaf bir zihniyetin Türkçeyi nasıl budadığını gösteriyordu. Trt'de kurulan bir komisyon türkünün içinde geçen "bahçada yeşil hıyar" mısrasındaki "hıyar" sözüne takılmış. Kendilerince kibarlık(!) yaparak "hıyar" sözcüğünün yerine "çınar" sözünü koymuşlar. "hıyar/uyar" sözcüklerinde geçen zengin kafiyeyi katletmesi bir yana türkünün de canına okumuşlar. Olay, bir türkünün sözlerinin değiştirilmesinden öte kifayetsiz muhteris bir kibarlık budalalığının nelere yol açtığının acı ve tuhaf bir hikayesi. Otuz kırk yıl sonra ortaya çıkan gerçek. Diyarbakırlı sanatçı Celal Güzelses'in yorumundan "bahçada yeşil hıyar" diye başlayan türküyü yeniden haddinden fazla hüzünle dinledim.
Benim için ilginç olan ise kitaba girmiş bir hikayede mısraları yanlış olan bir türkünün olduğunu bilmek, ikinci baskı kısmet olur mu bilmem? Olursa bunu küçük bir notla düzeltmek üstüme kalan vebal oldu.
İki kör koronun tanzimattan beri kılla, tüyle ve kendilerine ait sözcüklerle sürdürdükleri güya ideolojik (!) kavganın gün yüzüne çıkan yaralarından biri bu sadece. Bir dilin resmi tapusu sözlükler ise fiili tapusu da o dilin ortaya koyduğu eserlerdir. Her dilde olduğu gibi Türkçe de de sokağın bir dili var. Sokak dili var diye sözcüklerini o dile teslim eden bizden başka var mı bilmem? Ne mi demek istiyorum; karı, hıyar, bacı gibi kelimeler sokağın yüklediği anlamlardan ötürü terk edilmiş durumda. Dilin fiili sahibi yazar ve şairler bu ve benzeri sözcüklerin elinden tutup eserlerine hakkıyla koymazsa sokakta kalmaları kaçınılmaz olur. Fikrin fukara olduğu yerlerde sloganların baş tacı olması kaçınılmaz oluyor. Ötekine(!) sloganını nesilden nesile söylesin için çocukların alınlarına ad diye yazılan sloganlar görmedi mi bu ülke! Fikrini ifade edebileceği sözcükleri bile tarafına göre seçip kullanırken düşülen sığlık görülmedi.Belki de bu yüzden Oğuz Atay'ı Ahmet Hamdi Tanpınar'ı yıllar sonra yeniden keşfettik. Üzerine giydiği elbise gibi düşüncesine giydirdiği sözcüklerin de eskidiğini sanıldı. Ay gibi güneş gibi altında gezdiği gökyüzü gibi hepimize ait bir miras bir emanet gibi görülse belki birbirimizi daha iyi anlayacaktık. Belki o zaman seçtiğimiz sözcüklerden tarafımızı değil kalbizden geçenleri anlayabilirdik.
Argonun, sokak dilinin kendince bir ifade derinliği var. Yeraltı edebiyatında da bir karşılığı var. Ben kurgusal bir metinde karaktere uygunsa kullanılmasından yanayım. ( gerçi "ipsiz sami" adlı hikayede kullanmış olmam kitaba girmesini engelledi ya neyse) "Kibarlık Budalası" bir durumun ve dönemin en iyi ifadesi desek yeridir.
Sonra Celal Güzeses'ten doğru haliyle yeniden dinledim "bahçada yeşil hıyar " türküsünü. Dinlerken Celal Güzelses Üstadın komisyon üyelerine o güzel Diyarbakır ağzıyla " Ha gardaş hıyar sebzesinden ne istiirsen? Kibarlık budalalığından kırılacahsan la hırbo hıyarlık etmeyesen avazımıza, türkümüze ilişmeyesen..." dediğini düşünmeden kendimi alamadım.
https://youtu.be/RyLKb4v5y6s
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder