4 Nisan 2016 Pazartesi

FOTOĞRAF HİKAYESİ 18
TAŞ



Geçmişini taradığım mektup kutusunda on ikinci ayda gönderdiğim dosyayı gördüm. Göç göç olmuş gam yükü katar olmuş gönlümden dostları götürüyor diye mırıldandım. Buna sebep iki gün önce cevap verilmeyen telefon çağrısı... Belki de inanmak istemiyorum kayıtlardan silindiğine ya da silmemek için içimin tuhaf direnişi.
Tüm karmaşanın kendiliğinden çözüldüğü dinginliğin resmine sığınmak. Bu fotoğrafı çekeli sanırım bir yıl oldu. İbirlialtı ( ibirlialtı; fotoğrafı çektiğim bölgenin adı. Benim ismim Anadolu'da zaten doğru telaffuz edilmez ki; ibo, ibram, irbem vs diye söylenir. Bunlardan biri de "ibir" "ibirli" yani İbrahimli anlamına geliyor. Fotoğrafın tam tersi açıda yer alan bir yatırın adı. ) bizim vişne bahçesinin olduğu yer. Gerçi vişne de tarih oldu ya. Babam yaşlandı ben de eskisi kadar yardım edemiyorum. Bunda babamın emekli olmasının da etkisi var diyebilirim. Herkesin aynı anda vişne toplamaya başlaması sebebiyle işçi bulmak mümkün olmazdı. Ben de yaz tatilimin bedenen yorulan zihnen dinlenen bölümüne başlardım, adı yaz tatili olurdu. "teyzemin radyosu"nda "aile" diye bir hikaye var. O hikayenin hikaye mekanı bu bahçedir. Bu ön planda görülen taş aslında komşu tarlayla sınır taş. Ne zaman mola versek, ben elimde fotoğraf makinesi çevrede çekimdeyim. Fotoğrafa tam yansımasa da burası eğilimli bir arazi, taştan sonra gelen tepenin eteklerinde köyüm var onun ötesinde görülen mavi dağlar Koru Dağı...
işte bu akşam olmak istediğim yer o taşın üstü. O sarı sıcak, yorgun ten, dingin dimağ, hafiflemiş tüm ağırlıklarım... Bir dostun arkasından bilsem şiir yazardım. Şimdilik elimden gelen, bir fotoğraf hikayesi... (bir de şu var ki müteahhit adlı bir hikayenin arasına sızan bu sızıyı yazmazsam sanki hikaye bitmeyecek)
İbrahim Eyibilir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 FOTOĞRAF HİKAYESİ 35 (yedi iklimde ve bir ortak kitap çalışmasında yayınlanan yazı i.e) 1984’TE ZORBA VE DİL             Bin dokuz yüz do...