FOTOĞRAF HİKAYELERİ 9
biber
Kahramanlarımı içimde gezdirmek konusunda ölçüyü tutturamadığım oluyor. Daha önce "istasyonda bir şiir" ile ilgili başıma gelmişti, onu da blogga yazdım. Şimdi benzer bir durumla karşı karşıyayım. Kahramanım daha hikayesi yazılmadan hem hikayenin yönünü hem hayatını alt üst etti. Yetmişine gelmiş bir kadının adli bir olayla hapis cezası almasını öngöremedim. Altmışlı yetmişli yıllarda geçen katıksız bir aşk hikayesi ya da kurumaya bırakılmış biberlerin içeriye alınmasının unutulması....
Deha derecesindeki yazarlar daha önce hiç ortaya konmamış kahramanlarla gelir yazıya (güliverin gezileri mesala..) Günlük hayattan ya da gerçek insanların içinden kahraman seçmemek mi gerekiyor? Gerçi yazdıklarım birebir gerçek değil ( ki o zaman kurgu olmaz) mesele şu; içimde gezinen hikayelerden kurtulmadan yenisini yazmam ne mümkün...
Sizde "gelincik" derler bizde "köpek gülü" belki fotoğraf hikayelerine yazarım, kısmet...
ibrahim eyibilir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder